9 Haziran 2013 Pazar

İNGİLİZCE CÜMLE KALIPLARI - KONUŞMA DİLİ - DEYİMLER- ÜNLEMLER


No way!: Asla! Katiyen!

Anyway: Her neyse, neyse.

Excuse me: Özür dilerim. Affedersiniz. Beni bağışlayın.

It isn´t done.: Yakışık almaz. Hiç hoş bir şey değil.

Give up: 1. Vazgeçmek. 2. Pes etmek.

Well done!: Aferin! Bravo!

Done!: Tamam! Oldu! Kabul!

All right.: Peki. Tamam. (All right, I´ll run. Peki, koşarım. )

Right you are!: Hay hay!. Tamam!

That´s all right.: Ziyanı yok. Önemi yok. (Özür dileyen birine söylenir.).

Hang on.: Bekle. Bir dakika.

What a pity!: Ne yazık!

What a shame!: Ne yazık!

How about it?: Ne dersiniz?

How about that?: 1. Çok ilginç, değil mi? 2. Çok güzel, değil mi? 3. Çok şaşırtıcı, değil mi? 4. Çok kötü, değil mi?

What´s this? Bu ne?

So what?: E?. Ne olacak?

What does it matter?: Ne önemi var?/Ne olur ki?/Ne farkeder?

What for?: Niçin?/Neden?

What for?: k. dili Niye?/Niçin?

What if ....:  Farz edelim: What if it rains? Ya yağmur yağarsa?

What of it?: k. dili E, ne olacak?/Ne önemi var?/Ne çıkar?/Ne zararı var?

What the heck!: Kahrolsun!

What the hell!: 1. Boş ver!/Olsun! 2. Allah Allah!

What´s cooking?: Ne var, ne yok?

What´s it to you?: Sana ne?

What´s the matter?: Ne var?/Ne oldu?

What´s up?: k. dili 1. Ne var?/Ne oldu?/Ne oluyor? 2. Ne haber?

What´s with him/her?: k. dili Nesi var?/Derdi ne?

What´s your line?: Ne işle uğraşıyorsunuz?

How are you?: Nasılsınız?

How come?:   Niye?. Nasıl olur?

How do you do?: Nasılsınız?

How goes it?/How is it going?: Nasıl Gidiyor? Ne var ne yok?
Ne âlemdesiniz? İşler nasıl?

How good of you!: Çok naziksiniz.

How so?: Niçin?/Nasıl olabilir?

How´s it going?: İşler nasıl gidiyor?

How did it happen? Nasıl oldu?

Let be!: Bırak!/Öyle kalsın!/Dokunma!/Bozma!

Let me see.: Bakayım./Dur bakalım./Düşüneyim.

that is to say: yani, demek ki. (Yani ...: That is to say you´re not running? Yani gelmiyorsun, öyle mi?
That´s rich!:   Çok komik!

That´s that!: k. dili Mesele kapandı!/Bitti bu iş!/Tamam, bitti!

Since when?: Ne zamandan beri?

Did you  ever?: k. dili Allah Allah!

Did your ears burn?: Kulaklarınız çınladı mı?

Don´t push your luck.: Şansına fazla güvenme./Şansını zorlama.

Don´t trouble yourself.: Zahmet etmeyin./Zahmete girmeyin.

God bless you!: Allah senden razı olsun! Çok Yaşa.

When you please: ne zaman isterseniz.

You bet!: k. dili Elbette!/Hay hay!

Behave yourself!: Terbiyeni takın!

Bet your boots.: k. dili Emin olun.

Good for you!: Aferin!

Have it your way!: Nasıl istersen öyle yap!

I´m surprised at you.: 1. Yaptığına şaşırıyorum. 2. Aşkolsun!

It´s your turn.: Sıra sende.

Out you go!: Haydi çık!

Peace be with you.: Selamünaleyküm.

Right you are!: İng., k. dili Hay hay! Tamam!

See you later.: Sonra Görüşürüz. Hoşça kal.

Shut your trap!: k. dili Kapat çeneni!/Kıs gaganı!

Sincerely yours,: Saygılarımla.
Suit yourself!: Nasıl istersen!

Thank you.: Teşekkür ederim./Sağ olun.

There is a call for you.: Sizi telefondan arıyorlar.

There you go!: k. dili 1. İşte!: There you go, meddling in other people´s business again! İşte gene işgüzarlık yapıyorsun. 2. Buyur! (Birine bir şey verirken söylenir.): There you go! I hope you enjoy it! Buyur! Afiyet olsun!

Very truly yours,: Saygılarımla,/Hürmetlerimle, (İş mektubunun sonunda imzadan hemen önce yazılır.).

Watch your step!: 1. Dikkat et! (Yürüyen birine de söylenir.). 2. Dikkatli ol! Kendine mukayyet ol! Ayağını denk al!

You can´t be serious!: Ciddi olamazsın!

You don´t say!: Yok canım!

You´re welcome: Bir şey değil./Rica ederim./Estağfurullah.

Yours truly: Saygılarımla, (mektubun sonunda).

Yours truly: Saygılarımla.

Thank God!: Allaha şükür!/Şükür  Allaha!

Thank goodness!: Çok şükür!/Şükürler olsun!

Thank heaven!: Çok şükür!

Many thanks!: k. dili Çok teşekkür!/Çok mersi!

So far, so good.: Şimdiye/Buraya kadar her şey yolunda.

So help me God.: Allah şahidim olsun.

So long!: Hoşça kal!

I have no idea.: Hiçbir fikrim yok.

The walls have ears.: k. dili Yerin kulağı var.
I should say so.: Öyle zannediyorum./Herhalde.

I should think so.: Öyle zannediyorum./Herhalde.

You must do it. Onu yapman şart.

For heaven´s sake: Allah aşkına.

For shame!: Ne ayıp!

He is riding for a fall.: Belasını arıyor.

I hope so.: İnşallah./Umarım öyle olur.

Give her my love!: Ona sevgilerimi söyle!

Take care!: 1. Dikkat et! 2. Kendine iyi bak!

Take it easy!: k. dili 1. Ağır ol!/Sakin ol! 2. Ağır ol!/Yavaş ol!/Acele etme!

Long time no see!: k. dili Epeydir görüşemedik!

No offense!: Gücenmek yok!/Alınmak yok!

No Trespassing: Girilmez./Girmek yasak.

Not just yet.: Yok, şimdi değil./ Şimdi değil. / Henüz değil./ Henüz vakti değil.

Not only this: Yalnız bu değil.

Not that I know of.: Bildiğime göre, değil/yok.

For all that: her şeye rağmen.

Most of it is true.: Büyük bir kısmı doğru./Çoğu doğru.

Of course: tabii, elbette.

Don´t bother!: Zahmet etmeyin!

Keep back!: Uzak dur!

Keep out!: 1. Girilmez. 2. Yaklaşma!

In my opinion: Bence, bana göre, kanımca.

As soon as possible: En kısa zamanda; bir an önce.

As yet: Şimdiye kadar, henüz.

As you please: Nasıl isterseniz.

She´s got a heart of gold.: 1. Gönlü çok zengin. 2. Çok merhametli. / Altın yürekli.

I got it: Buldum! Yaptım! Ettim! Vs. gibi. Anladım anlamında kullanılır. 

I mean: Yani, Demek istediğim…

I don't mind: Fark etmez, bana uyar… 

Time is Money.: Vakit nakittir.

Right on.: Tam isabet. Devam et.

That´s that!: Mesele kapandı!/Bitti bu iş!/Tamam, bitti!

Not at all , Thats Ok, No Problem, You're welcome.: Bir şey değil. Önemli değil.

What’s going on? Neler oluyor?

What are you talking about?: Sen neden bahsediyorsun? (Neden söz ediyorsun, Ne diyorsun sen?)

What do you mean?: Ne demek istiyorsun? - Neyi kastediyorsun?




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Yandex.Metrica